20 Ekim 2010 Çarşamba

Bir Poğaça’nın Fısıldadıkları…

Önce şaşırıyorum, hangi ara Apartman Görevlisi’ne sabahki alışveriş listesinde yazdığım poğaçayı almadığını fark etmene….

Sonra Pofuduk’u okula bırakıp, bana poğaça alıp, eve bırakıyorsun….  

Senin bu yaptığına jest denir, incelik denir denir de denir….

Ama poğaça bana fısıldadı kim olduğunu ne olduğunu:

Bak dedi; beni afiyetle mideye indirirken benim kim olduğumu iyi bil! Ben senin o bildiğin, elli kuruşluk mayalı poğaçalardan değiiillliiiim….

Değil mi ki bu adam senin bu sabah kahvaltıda özel olarak istediğin şeyin sana gelmediğini görmüş. İşini gücünü ertelemiş, sana özel olarak beni almış. Ben, işte bu adamın içindeki “yıllar geçse de; umrumdasın, seni etkilemek için her türlü fırsatı yakalarım” sesinin sessiz aracısıyım. Sakın beni mideye sadece O’nu doyurmak için indirme! Ruhunun da alması-anlaması gerekenler var aman ha atlama.   

1 yorum: