5 Ekim 2010 Salı

ARAF…

Elif Şafak’ı ilk Siyah Süt’le tanıdım. Arkasından Aşk ve Baba ve Piç ile… Çok beğenmemiştim roman kurgularını.

Geçenlerde bir mutfak alışverişinin yapıldığı büyük marketlerden birinden, plajda okumak amacıyla bana en yakın gelen kitap olması nedeniyle çarçabuk almıştım Araf’ı… Özensiz ve isteksiz….

Araf’ı okuduğum süre içinde Elif Şafak’a ve yazıya döktüğü düşüncelerine ne kadar haksızlık yaptığımı hissettim gizli bir utançla. Bugün kitabı bitirdiğimde ise bugüne kadar okuduğum en keyif aldığım ikinci kitap kategorisine koydum Araf’ı.

Kitabın kurgusundan ziyade içeriği, tasfirleri  ve özellikle neredeyse her paragrafta  hayatımızın hep içinde olan ama farkına varmadan atladığımız küçük ayrıntıları inanılmaz zekiliklerle zenginleştirerek hikayesini anlatması büyüledi beni…

En sevdiğim kısım: “Ömer gözlerini indirip insanı işkillendirecek kadar uzun süre yerdeki camgöbeği bir çoraba baktı; sonra çorabın diğer tekini bulursa sorununun çözümünü de bulacakmış gibi ümitle odaya göz gezdirdi.”
Doğan Kitap Baskısı.

3 yorum:

  1. yazilarinizi hergun takip ediyorum ve keyif aliyorum.
    yakin gelecekte sizinde edebiyat daki yerinizi alacaginiza hoc suphe yok

    YanıtlaSil
  2. Ben de Siyah Süt ile başladım Elif Şafak'ı okumaya. Hemen hemen aynı şeyleri hissettim. ama sonra beğenim arttı. araf'ı da değerlendirmeli o halde. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Araf bambaşka geldi bana. Kurgu zayıf ama dopdolu bir içerik var mutlaka okumanızı öneririm:)

    YanıtlaSil